Bilim ve Aydınlanma Akademisi’nin Küba ziyareti notları: BioCubaFarma

  • BİLİM VE AYDINLANMA AKADEMİSİ

3.1. Sinirbilim Merkezi (CNEURO) 

Cem Taylan Erdem, Cihan Demirci Tansel, Erhan Nalçacı

CNEURO, ülkenin zihinsel kapasitesinin korunması için beyin araştırmalarına ve nöroteknolojinin geliştirilmesine adanmış bir yüksek teknoloji şirketidir. BioCubaFarma bünyesindeki kuruluşlardan biri olan CNEURO çalışmalarının tamamını Küba halkının ihtiyaçları doğrultusunda örgütlemektedir.

Olağan zamanlarda çalışma alanları Odyoloji/ İşitme Cihazları, EEG ve uyku çalışmaları, nörogelişimsel bozukluklar, okul çağındaki öğrenmede nörorehabilitasyon, yaşlanmada nörorehabilitasyon, Alzheimer hastalığının erken tanı ve tedavisi, nörocerrahi ve beyin haritalama cihazları ve bilişsel sinirbilimleri olan kuruluş COVID-19 pandemisi boyunca bütün olanaklarıyla medikal maske ve test svabı üretimine yönelmiştir. Yine pandemi döneminde abluka nedeniyle yurtdışından edinilemeyen solunum cihazlarının üretimi üzerine çalışan kurum, Küba halkının ihtiyaçlarını karşılayacak miktarda mekanik solunum cihazlarını başarıyla üretmiştir. Halen kuruluş bünyesinde COVID-19 hastalığının uzun dönemli etkilerine yönelik klinik nörofizyoloji çalışmaları sürmektedir. Yine kuruluş bünyesinde, COVID-19 hastalığına yönelik olarak geliştirilen ve burundan nazal yolla uygulanan Mambisa aşısının nazal atomizasyon cihazı üretilmiştir.

Abluka nedeniyle üretimini İspanya’da açtığı fabrikada sürdüren kuruluşun bünyesinde farklı kademelerde yaklaşık 500 kişi çalışmaktadır. Çok çeşitli işkollarından çalışanı olan kuruluşun bütün çalışanları Kübalıdır. Küba’nın birçok bölgesinde şubeleri bulunan kuruluş tıp profesyonellerine yönelik olarak klinik nörofizyoloji eğitim programları da düzenlemektedir.
Klinikte yürütülen en önemli projelerden biri yeni doğanların işitme ve görme yetilerini ölçen tarama ve tanı cihazlarının geliştirilmesidir. INFANTIX Neuronic adı verilen bu projede üretilen cihazlar sayesinde Küba’da doğan hiçbir çocuk doğuştan gelen işitme ve görme yeti kayıpları yüzünden gelişme geriliği yaşamamaktadır. Kuruluş aynı zamanda işitme yetileri kısıtlı çocuklara yönelik özelleşmiş tedavi cihazları da üretmektedir.

Havana’da bulunan Küba Sinirbilim Merkezi

Kuruluş bünyesinde yürütülen projelerden bir diğeri de nörogelişimsel sorunlar gösteren okul çağı çocuklarının tanı ve tedavisini kolaylaştıran dijital uygulamalar geliştirmektir. Ülke çapındaki bütün öğrenme ve davranış bozuklukları gösteren çocukların nörobilişsel profillerinin takip edildiği ve bu verilerin çocuklarla iletişim halindeki bütün kademelerdeki profesyoneller ile paylaşıldığı projede, bu tür sorunların tedavisi ve rehabilitasyonu için kullanılacak dijital içerikler de üretilmektedir.

Tüm dünyada ve Latin Amerika’da Alzheimer hastalığı oranlarının önümüzdeki 30 yılda yaklaşık olarak üç kat artacağını öngören kuruluşun yürüttüğü başka bir proje de Alzheimer hastalığının tedavisinde kullanılacak ilaçların ve yine bu hastalığın tanısında kullanılacak sinirsel görüntüleme ajanlarının geliştirilmesidir. Bu projede üretilen CNEURO 201 molekülünün dünyada ilk kez olarak Alzheimer hastalığını gerileten bir etkiye sahip olduğu bulunmuştur. Yine bu hastalıkla ilgili olarak geliştirilen dijital tarama, müdahale ve bakım uygulamaları ile yapılan erken terapötik müdahalelerin bilişsel işlevi iyileştirmede, depresyonu tedavi etmede, bakıcı ruh halini iyileştirmede ve hastane yatışlarını geciktirmede etkili olabileceği söylenmektedir.

Ablukanın yarattığı bütün ekonomik ve sosyal zorluklara rağmen ayakta kalan ve üretmeye devam eden CNEURO, bilimin halkın ihtiyaçları doğrultusunda nasıl işlev kazanabileceğinin örneğidir. Sadece bilimsel bilgi üretmekle kalmayan kuruluş bu bilgileri somut kazanımlara dönüştüren cihazların üretimini sağlayarak ve bu cihazların ihtiyaç sahiplerine ulaşmasını da örgütleyerek bütünlüklü bilimsel tutumun ancak sosyalizm koşullarında gerçeklenebileceğini kanıtlamaktadır.

3.2. Finlay Aşı Enstitüsü

Iraz Akış, Çiğdem Çağlayan, Layka Abbasi

Finlay Aşı Enstitüsü, BioCubaFarma adlı şemsiye kurumun altında faaliyet gösteren 35 tane ayrı biyoteknoloji kuruluşundan biridir. Bütün bu kuruluşlar tümüyle ulusal ve kamusal finansmana sahiptir ve her biri ulusal gereksinimlerin karşılanmasının ötesinde ihracat yapmaktadır. Adını, Sarı Humma’nın bir sivrisinek aracılığıyla bulaştığını keşfeden, dolayısıyla vektör kaynaklı hastalık araştırmalarının temelini atan Kübalı epidemiyolog Dr. Carlos Juan Finlay’den alan enstitüde günümüzde çok sayıda çocukluk çağı aşısının yanı sıra yetişkin aşıları da üretilmektedir. Şu anda enstitüde idari bölümde 50 kişi, toplam 5 üretim fabrikasında 350 kişi, kalite kontrol ve güvence biriminde 150 kişi, araştırma geliştirme tesisinde 150 kişi, klinik etki değerlendirme biriminde 50 kişi olmak üzere 800 çalışanı bulunmaktadır. Genel Direktörlüğünü Dr. Vicente Verez Bencomo yapmaktadır. Finlay Aşı Enstitüsü, Küba’daki pek çok biyoteknoloji kurumu gibi kapalı devre entegre bir sisteme sahiptir. Her bir aşının araştırma-geliştirme, üretim, pazarlama ve satış sonrası izleme aşamaları enstitü bünyesinde gerçekleşmektedir. Bu işleyiş tarzı Ar-Ge’den üretime ve pazarlamaya kadar kapalı bir döngü şeklinde çalışmakta olup Fidel Castro’nun fikridir. Temel uğraşı alanı çocuk aşıları başta olmak üzere insan aşıları üretimidir. Çoğunluğu Finlay Aşı Enstitüsü tarafından geliştirilen aşılar olmak üzere Küba’da çocukluk çağı aşı programı kapsamında çocuklara 13 hastalığa karşı aşı uygulanmaktadır.

Finlay Aşı Enstitüsü Genel Direktörü Dr. Vicente Verez Bencomo ile birlikte.

Finlay Aşı Enstitüsü 1991 yılında, özellikle çocukluk çağı aşılarının Küba’da üretilebilmesi amacıyla kurulmuştur. Enstitünün kurulmasından önce 1980’li yıllarda Küba’da menenjit salgını görülmesi nedeni ile salgının kontrol edilmesi için aşı geliştirilmesi çalışmalarına başlayan Küba’da ilk geliştirilen aşı Menengitis-B (VA-MENGOC-BC) aşısı olmuştur. Bu aşı sayesinde Küba’da menenjit salgınının önüne geçilmiştir. Bu başarının ardından bu alandaki çalışmaların geliştirilmesi amacıyla Finlay Aşı Enstitüsü kurulmuştur. Aynı dönemde başka ülkelerde de (Brezilya, Kolombiya, Uruguay ve Vietnam) benzer salgınlar görülüyordu. Küba’daki salgın kontrolündeki başarılar görülünce bu ülkeler de aşı talep ettiler ve üretim kapasitesi arttırılarak bu ülkelere aşı gönderildi. Aşı 17 ülkede lisanslandı ve 20 yıl boyunca tek aşı olarak kaldı; sonrasında diğer uluslararası büyük aşı şirketleri tarafından da üretilmeye başlandı. Bugüne kadar Küba ve diğer Latin Amerika ülkelerinde 60 milyon dozdan fazla aşı uygulandı.

Yaşanılan deneyim ve yanıt verme kapasitesi ülkede önemli bir etki yarattı ve hızla başka aşıların üretimine geçildi. Havana Üniversitesi’nden araştırmacıların katkılarıyla geliştirilen bu aşılar ve aşı üretimi Küba’da bilim ve sanayi işbirliğinin bir örneğini oluşturmaktadır. İşbirliği konusunda diğer bir örnek uluslararası işbirliğidir. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) 2006 yılında Güney Afrika’daki salgınlar nedeniyle üye ülkelerden yardım istemiştir. DSÖ’nün bu çağrısı üzerine Küba’nın öncülüğünde Brezilya ile ortak bir çalışma yürütülmüş ve aşı üretilmiştir. Bu Güney-Güney işbirliğine önemli bir örnek olmuştur.

Ekibimizdeki iki Halk Sağlığı Hocası Zuhal Okuyan ve Çiğdem Çağlayan COVID-19 pandemisi için üretilmiş aşıların maketleri ile

Finlay Aşı Enstitüsü bünyesinde bulunan Biyomoleküler Kimya Merkezi’nde (CQB) araştırma-geliştirme çalışmaları yürütülmektedir. Merkezin en önemli ürünlerinden biri Hemophilus influenzae tip B’ye karşı geliştirilen Quimi-Hib adlı konjuge aşıdır.

Enstitüde farklı platformlara sahip glikokonjuge, sentetik, kombine ve tedavi edici aşılar üzerine çalışmalar yürütülmektedir. Finlay Enstitüsü’nün çoğu çocukluk çağı aşısı olan ürünleri; leptospiroz aşısı, farklı tiplere karşı etkili menenjit aşıları, tifo aşısı, farklı yaş gruplarına özel difteri-tetanos karma aşıları şeklinde sıralanabilir.

Mevcut aşıların yanı sıra yeni aşı adayları üzerinde de çalışmalar sürmektedir. Kolera, meningokok kaynaklı hastalık, streptokok kaynaklı pnömoni ve tifoya karşı aşılar geliştirilmektedir.

Tüm bu deneyim sayesinde COVID-19 pandemisiyle birlikte Finlay Aşı Enstitüsü’ndeki bilim insanları hızla aşı çalışmalarına başlamış ve virüsün ülkeye girmesinden önce hazırlıklı olmak için büyük çaba sarf etmiştir. Küba’nın ürettiği beş adet COVID-19 aşısından üçü; SOBERANA 1, SOBERANA 2 ve SOBERANA Plus bu enstitüde geliştirilmiştir. Bunlardan SOBERANA 2 ve SOBERANA Plus ruhsatlandırılarak yaygın kullanıma sokulmuştur. Küba hükümeti, 2021 yılının Ağustos ayında 2-18 yaş arasındaki tüm çocukların aşılanması kampanyasını başlattı ve Kasım ayında tamamladı. Dört aylık bir sürede çocukların %96’sı aşılanmış oldu; aşının uygulanmasından sonra çocuklarda COVID-19 insidansı hızla azaldı ve geçtiğimiz Kasım ayından bu yana hiçbir Kübalı çocuk COVID-19 nedeniyle yaşamını kaybetmedi. Bu aşı Küba dışında Venezuela, Nikaragua, İran ve Suriye gibi ülkelerde de uygulandı. Ayrıca Meksika ve Arjantin gibi diğer Latin Amerika ülkeleri, çeşitli Asya ve Avrupa ülkeleri ile aşının ihracıyla ilgili çalışmalar yapılmaktadır.

Araştırma-geliştirme çalışmaları başarıyla sonuçlanan, ardından milyonlarca insan üzerinde uygulanan ve etkileri gerçek yaşam verileriyle kanıtlanan SOBERANA aşılarının DSÖ tarafından onaylanması için hazırlıklar yoğun şekilde devam etmektedir. Aşıların dünya ölçeğinde tanınması için gerekli kriterlerin bir kısmı uluslararası tekellerin yönlendirilmesine tabi olduğundan, Finlay Aşı Enstitüsü’ndeki bilim insanları olası olumsuzluklara karşı çok ayrıntılı bir hazırlık yapmaktadır.
Aşı üretimi ile ilgili olarak elde edilen başarılar Küba’nın en zor ve en karmaşık koşullarda bile önüne koyduğu hedefleri başarma konusunda ne kadar etkili olduğunu bir kez daha gösterdi. ABD ablukası altında yıllardır büyük bir adanmışlık, odaklanma ve seferberlik haliyle süren ve bu sayede Küba halkının sağlığı açısından büyük başarılarla sonuçlanan aşı araştırmaları, pandemiyle birlikte ek bir zorlukla daha karşılaştı. Tedarik zincirindeki aksaklıklar bütün biyoteknoloji araştırmalarında olduğu gibi aşı araştırmalarını da olumsuz etkiledi. Kübalı bilim insanları, gelişkin bir alt yapıya, bilgi ve deneyime sahip olmalarına rağmen sarf malzemelerine ve bazı teknik cihazlara ulaşımdaki zorluklarla mücadele etmek zorunda kaldılar. Tedarik zincirlerindeki söz konusu aksaklıkların siyasi nedenlerle Küba’yı diğer ülkelere oranla daha fazla etkilemesi de önemli bir etken oldu. Buna rağmen elde edilen sonuca bakıldığında, tüm halkını kendi ürettiği aşılarla bağışıklayan Küba’nın başarısı tüm insanlık için önemli bir örnek oluşturdu. Bu başarıda tek başına Finlay Enstitüsü’nün rolünden bahsetmek yeterli olmayacaktır. BioCubaFarma bünyesindeki tüm biyoteknoloji şirketleri, Havana Üniversitesi, Küba Halk Sağlığı Bakanlığı gibi ulusal tüm kurumlar da aşının üretilmesi için yardımcı oldular ve rekabet değil dayanışma sayesinde başarı elde edildi. Bu süreçte birçok ülkeden Küba ile dostluk ve dayanışma örgütleri de gereksinim duyulan materyallere ulaşılması konusunda yardımcı oldu (Türkiye’den Jose Marti Küba Dostluk Derneği de bu örneklerden biri). Ayrıca birçok ülkeden araştırmacı hiçbir karşılık gözetmeden aşı geliştirme çalışmalarına bilimsel destek verdi. Bu anlamda SOBERANA aşıları hem ulusal hem de uluslararası işbirliği ve dayanışmanın ürünüdür.

Sonuç olarak Finlay Aşı Enstitüsü başta olmak üzere ülkedeki biyoteknoloji sektörünün farklı kurumlarından çalışmalarını durdurarak aşı araştırmalarına odaklanan ekipler, faz çalışmalarına katılan öğrenciler, ekonomik olarak bu araştırmalara verilen öncelik; yani sosyalist Küba’daki merkezi planlama zor pandemi koşulları altında toplum sağlığının korumasını sağlamıştır.

3.4. Moleküler İmmünoloji Merkezi 

Iraz Akış, Çiğdem Çağlayan, Layka Abbasi

Fidel Castro’nun öncülüğünde kurulan Moleküler İmmünoloji Merkezi (Centro de Inmunologia Molecular-CIM) de diğer BioCubaFarma enstitüleri gibi entegre bir yapıya sahiptir. Entegre yapının unsurları araştırma geliştirme faaliyetleri, üretim, pazarlama ve sonuçta toplumsal etki olarak tanımlanmıştır. CIM’in misyonu sağlık için innovatif biyoteknolojik ilaçların üretimidir. Merkezin ticari faaliyetleri kapsamında farklı ülkelerde yaklaşık 45 ortaklığı bulunmaktadır. Bunlar arasında Çin (BPL), Singapur (InnoCIMAB) ve Tayland (ABINIS) ile ortak girişim şirketleri (Joint Venture Companies) bulunmaktadır. Aynı zamanda Brezilya, Çin ve Hindistan ile konsolide ortaklıkları bulunmaktadır. Bu ortaklıklar sayesinde 30’dan fazla ülkeye ihracat yapılmaktadır. CIM, kanser araştırmaları ve diğer bulaşıcı olmayan hastalıklar üzerine odaklanmıştır. Özellikle memeli hücre kültürü konusunda uzmanlaşmıştır. Laboratuvarları ve üretim merkezleri birçok ülke tarafından akredite edilmiş ve GMP (Good Manufacturing Practices) – İyi Üretim Uygulamaları belgesine sahiptir.

Moleküler İmmünoloji Merkezi çalışmalarının sunulduğu seminerden bir an.

Moleküler İmmünoloji Merkezi’nde çeşitli tip kanserlerin tedavisinde kullanılmak üzere üzerinde çalışılan biyomoleküller arasında Anti EGFR MoAb:Nimotuzumab, terapötik aşılar olan CIMAvaxEGF, VAXIRA, HER1-2 ve antiNeuGc-GM3 gibi ürünler bulunmaktadır. Merkezde ayrıca Sedef gibi otoimmün hastalıkların tedavisi için AntiCD6 MoAb:Itolizumab, nörolojik hastalıklar (Alzheimer) için nazal uygulanan NeuroEPO, ateroskleroz için chP3R99MoAb gibi biyomoleküller üzerinde çalışılmaktadır. Merkezin ürettiği ilaçlardan olan Biosimilar Erythropoietin 1998 yılında Küba’da ruhsatlandırılmış, akabinde 23 ülkede ruhsat almıştır. Bu ilaç ile kronik böbrek hastalıkları, HIV ve radyasyon ile ilişkili anemi tedavisi yapılmakta olup son 20 yılda 1 milyondan fazla hasta tedavi edilmiştir. Anti EGFR MoAb:Nimotuzumab; ileri evre akciğer kanseri, ileri evre glioma, özofagus kanseri ve pankreas kanseri tedavilerinde kullanılan bir ilaçtır ve 25 ülkede onaylanarak 75 binden fazla hastanın tedavisinde kullanılmıştır. CIM’in üzerinde çalıştığı umut vadeden ilaçlar arasında bulunan Alzheimer hastalığı için nazal uygulanan NeuroEPO’nun Faz II/III çalışmalarında hastaların %54’ünün FDA kriterlerine göre belirgin klinik iyileşme gösterdiği saptanmıştır. Yine Sedef hastalığının tedavisi için geliştirilen AntiCD6 MoAb:Itolizumab’ın Faz III araştırması Hindistan’da yapılmış olup hastaların %54’ünde %75’ten fazla klinik gerileme saptanmıştır. İlaç Hindistan’da ciddi Sedef hastalığının tedavisinde onaylanmıştır.

Moleküler İmmünoloji Merkezi

Moleküler İmmünoloji Merkezi COVID-19 pandemisi ile birlikte diğer tüm bilim kuruluşları gibi çalışmalarını pandemi ile mücadeleye kaydırmış, bütün olanaklarını COVID-19 için aşı ve ilaç geliştirilmesi, pandemi ile mücadelede gerekli araç-gereç ve donanımın sağlanması için seferber etmiştir. Küba’nın COVID-19’a karşı geliştirdiği aşılardan Abdala bu merkez tarafından geliştirilmiştir.

Küba’daki tüm bilimsel kurumların yürüttüğü çalışmalar rekabete değil, dayanışma ve işbirliğine odaklı olup hedefinde toplum sağlığının korunması ve geliştirilmesi bulunmaktadır. Üstelik tüm bu çalışmalar ablukanın getirdiği zorluklara rağmen, Küba hükümetinin ve halkının kararlılığı ve bilim insanlarının özverili çalışmaları sayesinde başarılmıştır.