Bilim ve Aydınlanma Akademisi: Küba’da Bilim (Ziyaret notları)

  • ERHAN NALÇACI, NAHİDE ÖZKAN

Bilim ve Aydınlanma Akademisi’nin (BAA) başlıca görevlerinden birini sosyalizm altında bilimin gelişimini incelemek, belgelemek, karalamalara karşı korumak olarak belirlemiş, birçok okuma, yazma çabasının dışında Sovyetler Birliği’nde bilimi daha iyi anlayabilmek için 2019’da Moskova’ya bir arşiv ve kütüphane gezisi düzenlemiştik. Çok verimli geçen bu araştırmayı sürekli hale getirmek istemiş, ayrıca Küba’da bir bilim turu yapmayı planlamıştık. Ancak önce pandeminin bizden çaldığı yıllar, sonra Ukrayna savaşı Rusya’da arşiv ve kütüphane gezilerinin devamını imkânsız kıldı. Küba’da bilim turunu ise 2022 başında planlamaya başlayabildik. BAA etkinliklerine siyasi öncelikler nedeniyle bir süre ara verdiğimiz halde Küba ziyaretini iptal etmedik, çünkü bağlantılar kurulmuş ve ziyaret ekibi oluşmuştu.

Küba’da ziyaret edeceğimiz kurumlardan randevular Jose Marti Küba Dostluk Derneği tarafından alındı, yolculuk ve konaklama ise Bizim Ada Turizm ve Seyahat Acentesi tarafından sağlandı.

Yirmi bir kişilik heyette iki halk sağlıkçı, bir biyolog, bir sinirbilimci, bir biyokimyacı, bir denizbilimci, bir kimya mühendisi, bir psikiyatrist, bir dil bilimci, bir moleküler biyolog, bir mimar, tarım uzmanları ve çeşitli kültür insanları bulunuyordu. 11-19 Eylül 2022 tarihleri arasında gerçekleşen gezinin mihmandarlığı ve İspanyolca tercümanlığı Nahide Özkan tarafından yapıldı.

Ziyaretimiz esnasında Havana Üniversitesi Rektörlüğü ile buluştuk, BioCubaFarma çatısı altında Finlay Aşı Enstitüsü, Sinirbilim Merkezi, Moleküler İmmünoloji Merkezi hakkında bilgi aldık, sunumlar dinledik, sorular yönelttik. Ayrıca Havana içinde bir kent tarım merkezi ile Havana’nın batısında kalan bir biyorezerv alanını ziyaret ettik. Bilimsel kurumlar ile yapılan görüşmelerin dışında 1961’de Küba Devrimini perçinleyen ve ABD’nin bozguna uğradığı Domuzlar Körfezi bölgesinde bir sanat projesini yakından gördük, ayrıca Trinidad’da bir Devrimi Savunma Komitesi ile buluşma fırsatı yakaladık.

1.0.Küba’da Bilimin Genel Karakteri

1.1.Küba’da bilimin karakteri

Küba bilim gezisinden önce heyetimiz ziyaret konularına göre daha küçük komisyonlara ayrılmış ve araştırmalarına başlamıştı. Bu nedenle dönüşte ziyaret ettiğimiz kurumlarla ilgili raporları yazmak çok zor olmadı.

Raporlarda ayrıntısını bulacağınız Küba’da bilimin karakterine ilişkin ise şu genellemeleri yapabiliriz:

1.1.1. Bilim üretimi kamusaldır

Bilimsel bütün kurumlar Küba devletine aittir, araştırmaların ve araştırmacıların finansmanı devlet bütçesinden karşılanmaktadır. Ancak devlet bünyesindeki işletmeler bir bütün olarak bilim üretimi ve bu bilginin teknolojiye uygulanmasını sağladıktan sonra uluslararası alanda ürünlerin satışını da gerçekleştirmektedir. Elde edilen gelir yine Küba devlet bütçesine dönmektedir. Bu aşamaların hiçbirinde özel sektöre yer yoktur.

1.1.2. Konuya özel araştırmalar enstitülerde örgütlenmiştir

Araştırmaların enstitüleşmesi geçen yüzyıl Sovyetler Birliği ve diğer sosyalist ülkelerin de karakteristiğiydi. Çok disiplinli kadroların tam zamanlı olarak bilimle uğraşmasının bilimin gelişimine büyük bir ivme kazandırdığını biliyoruz, Küba örneği bunu bir kez daha kanıtlıyor.

Enstitüleşme üniversitelerin önemini azaltmıyor; lisans öğrencisi yetiştiren üniversiteler ile enstitüler çok yönlü bir işbirliği yapıyorlar. Bilim insanı yetiştiren ve bu anlamda eğitim görevi de olan enstitülerin üzerinde lisans eğitimi sorumluluğunun bulunmaması ve tam zamanlı bilime odaklanma bilimsel gelişme hızını dramatik şekilde arttırıyor gözüküyor.

1.1.3. Enstitüler sanayiyi bünyelerinde barındırıyor

Küba’da bir bilim enstitüsü aynı zamanda sanayi anlamına gelmektedir; üretilen yenilikler doğrudan aynı çatı altında ürüne dönüştürülür. Bunun çok büyük bir avantaj olduğu raporlarımızdan anlaşılacaktır.

Türkiye gibi ülkelerde ağızdan düşmeyen üniversite-sanayi işbirliğinin nasıl kof bir kavram olduğu da ortaya çıkmaktadır. Zaten odaklı olmayan ve bilim üretiminin yavaş ilerlediği üniversiteyi patronların dar ufuklu çıkarlarına mahkûm eden bu anlayış sosyalizm ile dönüşmektedir.

Raporlarımızda değinilen ve bize yaptıkları sunularda geçen “kapalı devre” kavramı araştırmanın, teknoloji üretiminin ve topluma sunulmasının aynı çatı altında gerçekleştirilmesidir.

1.1.4. Küba’da bilim, merkezi planlamaya bağlıdır

Küba’da bilimin kişilerin keyfi meraklarına ve kariyer planlarına bağlı değil ama toplumun öncelikli sorunlarına odaklanmış olması sosyalizmde bilimin başlıca karakterini sunmaktadır.

Raporlarımızda göreceksiniz, bir çocukluk çağı enfeksiyonu mu sorun, yaşlı nüfus ve buna bağlı olarak beynin dejeneratif hastalıkları mı artıyor, bilim hemen bunlara odaklanmaktadır.

Bu toplumsal mülkün ve emekçi iktidarının mümkün kıldığı merkezi planlama sayesinde gerçekleştirilmektedir. Küba’nın genel olarak biyoteknolojideki üstünlüğü de merkezi planlamanın 30 yıl önceki siyasi kararlarının sonucudur.

Ayrıca merkezi planlama sadece uzun vadeli planları içermez, anlık müdahaleleri de içerir. Örneğin, bütün bilim kurumlarının COVID-19 pandemisi esnasında salgının önlenmesine odaklanması bu şekilde gerçekleşmiştir.

Devlet ve bilim arasındaki eşgüdüm bütün bilimsel kurumlarla en üst düzeyde haftalık olarak gerçekleştirilen toplantılarla sağlanmaktadır. Sinirbilim Merkezi nasıl salgın esnasında solunum makinesi üretimini üstlendiyse, kent tarım bahçesine de Sağlık Bakanlığı’ndan “hastalarda şu tip bir eser element eksikliği belirtisi ortaya çıktı, bu elementi içeren şu ürünleri yetiştirmeyi önceleyin” yönlendirmesi anlık olarak gelmektedir.

Merkezi planlama sayesinde bilim üretiminde tasarruf sağlanırken aynı zamanda bilim insanları ürünlerinin toplumsal bir gelişmeye, halkın mutluluğuna katkı yaptığına yaşamları boyunca birçok kez şahit olmaktadırlar. Bilim uluslararası yayın üretmek için değil halkın güncel yararı gözetilerek yapılmakta ve bu bilim emekçilerinin yaşamına büyük bir anlam katmaktadır.

1.1.5. Bilim enstitüleri tüm ülke çapında buluş ve yeniliklerine uygulama alanı bulmaktadır

Enstitüler odaklı çalışan aşağı yukarı 500 civarındaki kadroları ile bütün ülkeye ulaşabilmektedirler. Bu, bilim kurumlarının Eğitim Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Tarım Bakanlığı, Sanayi Bakanlığı gibi kurumlarla çok yoğun ve süreklileşmiş ilişkisi sayesinde gerçekleştirilmektedir. Örneğin, Sinirbilim Merkezi, Eğitim Bakanlığı ile ilişki içinde bütün öğretmenlere ulaşabilmekte ve öğrencilerde özgül öğrenme güçlüklerine karşı ulusal bir programı yönetebilmektedir. Ya da enstitü tarafından üretilen bir aşı yeterliliğini aldıktan sonra hızla ülkedeki herkese uygulanabilmektedir.

Yine örneğin, tıp fakültesi öğrencileri bilim enstitülerinde staj yapmakta ve bu uygulama enstitüler için geleceğin bilim insanlarını seçmeyi kolaylaştırmaktadır.

Bu alanlar arasındaki gelişmiş eşgüdüm sosyalizmde bilim ve toplum bütünleşmesi için eşsiz bir deneyim yaratmaktadır.

1.1.6. Küba’da bilim enternasyonaldir

Küba’da bilim kendi toplumunun sorunlarını çözmeye adanmış ve bu konuda çok başarılı olmasının ötesinde oldukça enternasyonal bir özellik de göstermektedir. Küba bilim kurumlarının 600 kadar uluslararası projesi bulunmakta, bazı üretimler yurtdışında yapılmaktadır.

Küba’da üretilen bilimden bütün dünya emekçi halkları yararlanabilmektedir. Uluslararasılaşma Türkiye’de olduğu gibi sonuçlarından çoğunlukla uluslararası teknoloji tekellerinin yararlandığı ve neoliberal dönüşümün bir veçhesini oluşturan uluslararası yayınlara indirgenmemiştir. Bu Küba’nın uluslararası yayın yapmadığı anlamına gelmez, ancak odak noktasını başka bir yerde kurmuşlardır.

Son söz

Küba’da bilimin incelenmesi; bilim üretiminde, bilim-toplum ilişkisinde, sosyalist yurdun korunması ve bilim konusunda sosyalizmin oynadığı role ilişkin önemli bir birikim ve deneyimi ortaya çıkarmaktadır.

TKP’nin son dönemde toplumla paylaşmaya başladığı Çözüm Belgeleri tartışılırken Küba örneğinin yeniden derinliğine ele alınması çok yararlı olacaktır. Bu inceleme Çözüm Belgeleri’nin gerçekliğini artırırken, tartışmayı ve hayal gücünü zenginleştirecek veriler içermektedir.

Bilim gezisi ise geziyi yapanlarda iki düşünce uyandırmıştır:

İlki, Küba ile Türkiye bilim insanları arasındaki işbirliği ve eşgüdüm eksikliğidir. Bu konuda Jose Marti Küba Dostluk Derneği aracılığıyla bir çalışma yapılabilir.

İkincisi, şimdiye kadar Küba’da yaptığımız çalışmalar eğitim, sağlık, bilim gibi üst yapı kurumlarını hedef almıştı; oysa merkezi planlama, sanayi, enerji ve tarım alanında bir ziyaretin planlanmasının Küba’da sosyalist kuruluşun özelliklerini anlamaya çok yardımcı olacağını düşünüyoruz.