Ekşi Sözlük’e Venezuela yanıtları

“Ekşi Şeyler” üzerinden sık sık sosyalizm karşıtı yazılara yer veren Ekşi Sözlük, bir kere daha Venezuela’ya saldırarak halkçı yönetime karşı nefretini kustu. ABD yanlısı darbeyi bile savunan yazının kara propagandadan başka bir amacı olmadığı görülüyor.

 

Ekşi Sözlük’e ait “Ekşi Şeyler”de yayımlanan “Venezuela, Dünyanın En Büyük Petrol Rezervlerine Sahip Olmasına Rağmen Nasıl Bu Hale Geldi?” başlıklı yazıda, ülkedeki petrol rezervine dikkat çekilerek ABD baskısı altındaki Venezuela yönetimi hedef alındı.

KARA PROPAGANDA VE YALANLAR

Yazının temelini oluşturan şeyin Venezuela aleyhine yapılan kara propagandalar olduğu görülüyor. Yazıda Venezuela için “en basit yiyecekten tutun tıbbi malzemelere kadar her şey karaborsada, tuvalet kağıdı yok, hastanelerde hastalar yeterli malzeme olmadığı için ölümü beklemekte, okullarda çocuklar açlıktan doğru düzgün derslere odaklanamamakta ve yüz binlerce insan bu durumları protesto etmek için sokakta” deniliyor.

Yazıya göre; “günümüzde Venezuela’da en temel besinleri alabilmek için bile saatlerce sıra beklemek gerekiyor. sıranın sonunda size verilecek bir şeyin kalıp kalmayacağı ise muamma. %800’leri gören enflasyon sebebiyle ülkenin para birimi olan bolivar artık çuvallarla taşınacak düzeyde”…

Buna karşın yapılan son bölgesel seçimlerde iktidardaki Venezuela Birleşik Sosyalist Partisi (PSUV) 23 bölgenin 18’ini kazandı. ABD destekli sağcı muhalefetin tüm provokasyonlarına ve emperyalizmin ülkeye müdahalelerine karşılık, 15 Ekim seçimleri halkın PSUV’a desteğinin aynı şekilde sürdüğünü gösterdi.

Venezuela Devlet Başkanı Maduro, seçimin ardından yaptığı konuşmada emperyalist güçlerce yürütülen “psikolojik, siyasi ve iktisadi savaşın kazanıldığını” duyurdu. PSUV’un neden hala halkın büyük desteğine sahip olduğunu anlamak içinse Ekşi Sözlük’ün CNN ve diğer Batı medyasından öğrendiği propagandanın ötesine bakmak gerekiyor.

VENEZUELA GERÇEKLERİ

Ekşi Sözlük tarafından paylaşılan yazıda, Venezuela’nın OPEC petrol rezervlerinin yüzde 24.8’ine sahip olduğu, ülkenin 1970’lerde “Latin Amerika’nın en zengin ülkesi” konumunda bulunduğu, ülkenin o yıllarda “demokrasi ve istikrarın kalesi” olduğu öne sürülüyor…

Yazıda Venezuela’nın Latin Amerika’nın en Amerikancı ülkesi olduğu yıllardan sonsuz övgüyle söz edilerek, ülkenin 70’lerdeki hali “lüks uçuşlar için kullanılan Concord uçağı kullanılabilmekte, insanlar hafta sonu bir Miami yapıp dönmekteydi” deniliyor. Ancak bakla bir kere ağızda çıkıyor ve “tabii bu ayrıcalıklar toplumun petrolle içli dışlı olan küçük bir kısmı için geçerliydi” deniliyor.

Doğrusu Venezuela ABD’ye tam entegre olduğu yıllarda, Latin Amerika’da sosyalist hareketlerin güçlü olduğu ülkelerle karşılaştırılarak, anti-komünistlerin benzer sözcüklerle övgüsünü çekiyordu. Anti-komünizmin o zamandan bu zamana kendisini geliştirmediği görülüyor, fakat tarih bize söylenenlerin gerçekliği olmadığını defalarca kanıtladı. Venezuela o yıllardan Bolivarcı yönetime kadar kıtada eşitsizliğin en yüksek olduğu ülkelerin başlarında geliyor ve halkın neredeyse tamamı yoksul.

Venezuela büyük petrol rezervlerine sahip olsa da, ülkedeki petrolü çıkartmak teknik sebeplerle çok zor ve maliyetli. Sürekli olarak ülkenin petrol rezervlerine işaret eden ABD yanlıları, ülkenin petrol üretiminin görece düşüklüğünden söz etmiyor. Venezuela petrol üretiminde ilk 10’da bile değil ve hiçbir zaman ilk sıralarda olmadı. Çünkü Rusya, Suudi Arabistan ya da ABD’nin aksine Venezuela’nın petrolü yüksek kâr getirmiyor. Elbette bu Bolivarcı yönetimle uzlaşamayan petrol tekellerinin anti-komünist propaganda araçlarını kullanarak hükümeti yıkmak istemesini engellemiyor.

Hugo Chavez iktidarıyla birlikteyse kamulaştırma ve toplumsal reform hamleleri ülkenin eşitsizliğini büyük oranda azaltıyor. Yapılan konut projeleri, eğitim hamleleri, yoksulluğu azaltma girişimleri halkın büyük kesiminin PSUV’un arkasına geçmesine ve partiyle güçlü bağlar kurmasına yol açıyor.

(Caracas’ta Chavez yanlılarının eylemi, 2004)

EKŞİ SÖZLÜK ABD DESTEKLİ DARBEYİ NASIL GÖRÜYOR?

Fakat bu süreç sancısız geçmiyor, ülkede 2002 yılında ABD desteğiyle bir darbe girişimi gerçekleştiriliyor. Chavez, bu darbe girişimini halk desteğiyle birlikte atlatsa da, ülkeyi yönetmeye alışkın olan sermaye, ekonomiyi kilitlemek için o zaman da her şeyi deniyor ve ülkenin petrol üretimi başta olmak üzere pek çok sektörü durma noktasına geliyor.

Bolivarcı yönetim darbe girişimini atlatsa da, 2002-2003 yılları ülkenin ekonomisine büyük zarar veriyor. Yalnızca petrol endüstrisinde yaşanan zararın 13.3 milyar dolar olduğu, işsizliğin büyük oranda arttığı görülüyor. Sermayenin bu hamlesinin sebebiyse hiç kuşkusuz Bolivarcı Chavez yönetiminin, Ekşi Sözlük’ün düşündüğü tek kesim olan, yazıdaki tabirle “petrolle içli dışlı olan küçük bir kısmın” yani zenginlerin keyfini kaçıran kamulaştırma adımları. Ülkenin zenginliklerini halkla paylaşmak istemeyen sermaye sahipleri bunun için ülkeyi felakete götürmeyi Chavez iktidarının başından beri göze alıyor.

 Ekşi Sözlük’te yayımlanan yazıdaysa darbe girişimi süreci “1999 yılında göreve gelen Hugo Chavez 2002 senesinde ülkenin petrol şirketinde tasfiyelere gitmenin zamanının geldiğini düşündü” gibi tuhaf bir ifadeyle açıklanmaya çalışılıyor. Yazıda ABD destekli darbe girişimi için söylenenleri ve petrol şirketi PDSVA ile ilgili yapılan itirafı yorum yapmaksızın aktarıyoruz:

“PDSVA yöneticileri şirketin petrol üretimini artıracak teknolojilere yatırım yapmasını isterken Chavez petrol gelirinin sosyal programlara aktarılması fikrini savunuyordu. Bu durum PDSVA yöneticilerini Chavez’in gözünde bir numaralı düşman yapıyordu. Tarihteki ilk kalkışma 15 Temmuz’da olmadı. 2002’de Venezuela’da gerçekleşen kalkışma (bkz: 2002 Venezuela darbe girişimi) Chavez’e halkın gözünde büyük itibar kazandırdı. Bu itibar ve şirket içinde çıkan tartışmalardan sonra Chavez kendisiyle aynı görüşleri paylaşmayan PDSVA yönetiminde radikal değişikliklere gitti. Chavez bu kişileri şirketten saman altından su yürüterek değil, ulusal kanalda isimlerini tek tek okuyarak uzaklaştırdı.”

YOLSUZLUĞU KİM YAPIYOR?

“Yolsuzluk” altbaşlığı bulunan yazıda, yolsuzluğu kimin yaptığı konusunda büyük kafa karışıklıkları bulunuyor. Chavez tarafından tasfiye edilen, yolsuzluğa karışmış, ABD yanlısı PDSVA yöneticilerinin paranın sosyal programlara aktarılmasına karşı olduğu kabul edilen yazıda, sonrasında “işe bakın ki, PDVSA yöneticilerinin akrabalarının ve arkadaşlarının kurduğu şirketler kar oranı yüksek olan ihaleleri kolaylıkla alabiliyor” denilerek Chavez öncesi durum tarif ediliyor.

Ancak Ekşi Sözlük bu durumun “Chavez dönemindeki görevden almalar sonucu” olduğunu öne sürerek yeni bir yalana daha imza atıyor ve Chavez’in petrol gelirini sosyal programlara aktarmak istediği yönündeki kabulünü reddederek yazı içinde de çelişiyor.

Halkla bağları çok sağlam olan ve büyük halk desteğine sahip olan PSUV, iktidara geldiği süreçten beri evsizliği azaltmak ve yoksulluğu bitirmek gibi projeler için büyük adımlar atıyor. Kırsal kalkınmadan eğitime, barınmadan sağlığa, beslenmeden yerli halkların haklarına kadar pek çok sosyal alanda önemli misyonlara girişiliyor. Bunların büyük kısmında da önemli aşamalar kaydediliyor. Bütün anaakıım medyayı arkasına almış olan ABD yanlısı muhalefet, henüz Bolivarcı yönetimin “yolsuzluğunu” kanıtlayabilmiş değil. Oysa ABD darbesinin başarılı olduğu Brezilya’da iktidarı alan Michel Temer’in sayısız yolsuzluk yapmakta olduğu ortada. Fakat elbette ki Brezilya’daki sağcı iktidarın suçları, Ekşi Sözlük’ün ilgisini çekmiyor.

ABD ‘ÇOK KÜÇÜK BİR KISMINI’ MI OLUŞTURUYOR?

Ekşi Sözlük yazısında ABD adının geçtiği tek yer, yazının sonu. Burada da ABD müdahaleleri için “ABD’nin Venezuela’daki olaylarda parmağının olduğu su götürmez ama tek başına yeterli olamayacak bir gerçek. ABD’nin çok küçük bir kısmını oluşturduğu pek çok değişken birleşip ülkeyi bugünkü durumuna getirdi” deniliyor. Cümledeki tuhaflıkları bir kenara bırakarak ABD’nin yaşananların ne kadar “küçük” bir kısmını oluşturduğunu sormadan edemiyoruz.

Venezuela’nın düşen petrol fiyatlarından etkilendiği kuşkusuz. Ancak ABD’nin ülkedeki rolü bunun çok ötesinde. ABD istihbarat kuruluşlarının petrol başta olmak üzere Venezuela’nın pek çok sektörünü sabote etmek istediği defalarca kez belgelenmiş durumda. Hatta ekonomik yaptırımlarla Bolivarcı yönetimi yıkamayacağını anlayan ABD, “bütün seçeneklerin masada olduğunu” açıkça itiraf etti. Küba başta olmak üzere halkçı Latin Amerika iktidarlarıysa Venezuela’nın arkasında.

Soğuk Savaş’tan beri Latin Amerika’da sayısız ABD destekli darbe yaşanırken, “çok küçük” olan şeyin ABD müdahaleleri değil, 2002 darbe girişimini bile sevimli göstermeye çalışan Ekşi Sözlük’ün kara propagandasının inandırıcılığı olduğunu belirtmek gerekiyor.

Tulga Buğra Işık

http://haber.sol.org.tr/dunya/eksi-sozluke-venezuela-yanitlari-214900

soL’da Venezuela’ya yapılan ABD müdahalelerine dair yapılmış kimi haberler: