Küba’yla Dayanışma için 17. Avrupa Toplantısı’na İletilen Dayanışma Mesajı

Küba’yla Dayanışma için 17. Avrupa Toplantısı’na

Stockholm,  İsveç,

18-20 Kasım 2016

Değerli dostlar,

Öncelikle Stockholm’deki bu değerli toplantıya ev sahipliği yapan İsveç-Küba Derneği üyelerini, saygıdeğer Küba heyetini ve adayla uluslararası dayanışmayı güçlendirmek için otuzun üstünde ülkeden gelip toplantıya katılan tüm sevgili Küba dostlarını selamlıyoruz.

Ülkemizin geçen yazdan bu yana içinden geçtiği olağanüstü hal koşulları nedeniyle ne yazık ki Stockholm’de aranızda bulunamıyoruz. Ancak toplantı kapsamında planlanan ve verimli olacağına inandığımız tartışma ve etkinlikleri yakından takip edeceğiz.

Bu mesaj vesilesiyle Türkiye’deki deneyimlerimiz hakkında güncel bilgi vermek ve Küba’yla dayanışma mücadelesinin temel başlıklarına ilişkin görüşlerimizi paylaşmak istiyoruz:

  1. Küba ve ABD arasında diplomatik ilişkilerin yeniden tesisi her şeyden önce Küba halkının kazanımıdır.

Küba halkının, dünyanın tüm diğer ülkeleriyle olduğu gibi ABD ile de karşılıklı saygıya dayalı eşit ilişki arayışında olması siyasi, ekonomik, kültürel ve tarihsel açıdan son derece meşrudur. Ancak Türkiye’deki deneyimlerimiz, ana akım medyanın yaşanan süreci Küba’da köklü bir değişiğimi tetiklemek üzere kurgulanmış bir tür ABD manevrası olarak yansıtma eğilimine olduğunu göstermektedir. ABD emperyalizminin açık veya gizli ajandası ne olursa olsun, medyanın bu tutumu, Küba halkının bağımsız iradesinin çirkin ve saygısızca küçümsenmesi anlamına gelmektedir.

Uluslararası dayanışma hareketinin, Küba sosyalizminin “havlu attığını” ima eden medya manipülasyonlarıyla mücadele için Küba halkının meşru gerekçelerini anlatmak ve Küba hükümetinin sergilediği ilkeli duruşu vurgulamak yönünde aralıksız çaba göstermesi gerektiğine inanıyoruz.

  1. Ablukanın sona erdirilmesine yönelik son BM oylamasında ABD’nin çekimser oy kullanması Küba halkı için tarihi bir zaferdir.

Küba’ya uygulanan iktisadi, ticari ve finansal ablukanın kaldırılması için 26 Ekim’de gerçekleştirilen BM genel kurul oylamasında ABD ve İsrail’in çekimser oy kullanması ve geri kalan tüm ülkelerin evet oyu vermesiyle Küba halkı yeni bir zafere imza atmıştır.

Ancak, Küba Dışişleri Bakanlığı’nın 2016 Abluka Raporu’nda da belirtildiği gibi bu soykırım politikası tüm gücüyle sürmekte ve Küba dışındaki ülkeleri de etkilemeye devam etmektedir. Bunun son örneği Türkiye’de yaşanmıştır. Türkiye’deki Küba Büyükelçiliği  Matthew kasırgasından zarar gören Küba yurttaşlarıyla dayanışma için 12 Ekim’de para transferinde bulunmak istemiş, ancak bu talep Türkiye bankaları tarafından ABD Hazine Bakanlığı Yabancı Varlıkların Kontrolü Ofisi (OFAC) düzenlemeleri gerekçe gösterilerek geri çevrilmiştir.

Tüm diğer dayanışma örgütlerinin de kabul edeceği üzere, kamuoyunda Küba ve ABD arasında diplomatik ilişkilerin yeniden kurulmasıyla birlikte ablukanın sona erdiği ya da sona ermek üzere olduğu yolunda güçlü bir inanç mevcuttur. Bu yanılgı, konuya ilgisizliğin artmasına veya daha fazla şüpheyle bakılmasına neden olmaktadır. Derneğimiz, uluslararası dayanışma hareketi olarak bu soruna karşı uyanık olunması ve gerçeğin kapsamlı ve ikna edici bir şekilde anlatılabilmesi için yeni araçlar geliştirilmesi gerektiği inancındadır. Bu görev, Küba ile ABD arasındaki ilişkilerin karmaşık gelişim sürecinin kamuoyuna doğru şekilde aktarılabilmesi için derinlemesine ve özenli bir şekilde kafa yorulması ihtiyacını da beraberinde getirmektedir.

  1. Küba topraklarına ait Guantanamo’da ABD işgali devam etmektedir.

Guantanamo, Küba halkının bağımsız iradesine rağmen ABD işgali altında tutulan bir Küba toprağıdır. Bu olgu yalnızca ana akım medyanın değil, ABD askeri üssünün bir işkence merkezi olarak yüz kızartıcı işlevini gözler önüne seren en ‘cesur’ habercilik örneklerinin bile kapsamı dışında kalmaktadır. Bu türden bir kayıtsızlık sadece medyanın kötücül niyetlerinin sonucu olamaz; bunda aynı zamanda uluslararası alanda müdahaleci politikaların giderek daha fazla ‘normalleştirilmesinin’ de payı bulunmaktadır. Derneğimiz, Guantanamo topraklarının Küba’ya derhal ve koşulsuz iadesi için verdiğimiz mücadelede ulusal egemenlik kavramının vazgeçilmez bir ilke olarak daha fazla vurgulanması gerektiğine inanmaktadır.

  1. Arjantin ve Brezilya’da iktidarın şüpheli seçim sonuçları ve ‘anayasal’ darbelerle ABD yanlısı sağcı güçler tarafından gasp edilmesi ve Venezuela, Bolivya ve Ekvador’un ilerici hükümetlerine yönelik saldırıların tırmandırılması gibi bir dizi olumsuz gelişme, Latin Amerika’ya yönelik yeni bir ABD müdahalesine işaret etmektedir.

Dernek olarak Latin Amerika halklarıyla kesin dayanışma içinde olduğumuzu ilan ediyor, ABD emperyalizminin kıta halklarının tarihsel birlik rüyasını ve Küba’nın da içinde olduğu Latin Amerika ülkelerinin barış içinde bir gelecek kurma mücadelesini hedef alan sinsi planlarının mutlaka akamete uğrayacağına olan inancımızı tekrarlıyoruz.

  1. “Başka bir dünya mümkün”

Başka bir dünyanın mümkün olduğuna ve Küba örneğinin bu yönde benzersiz bir ilham kaynağı olmaya devam ettiğine yürekten inanıyoruz. Tam da bu nedenle, Küba toplumunun tarihsel ve güncel kazanımları hakkında kamuoyunu bilgilendirmeye devam etmemiz son derece önemlidir. Bize göre söz konusu bilgilendirme faaliyetleri yalnızca ‘nihai ürünlerle’ sınırlı tutulmamalı, Küba halkının kazanımlarının altında yatan temel mekanizmalara, örneğin tüm halkın insanca koşullarda yaşamasını güvence altına alan planlı ekonomiye ve halkın kolektif ve örgütlü iradesine dayanan sosyalist demokrasiye de odaklanılmalıdır.

Küba’yla Dayanışma için 17. Avrupa Toplantısı kapsamındaki tüm çalışmaların başarıyla sonuçlanmasını diliyoruz.

Yaşasın Küba!

Yaşasın uluslararası dayanışma!

José Martí Küba Dostluk Derneği