Kübalı Müzisyen Hakely Nakao Chavez Öztürk Sorularımızı Yanıtladı

Türkiye’de Yaşayan Kübalılar Derneği “Raíces” Başkanı, Kübalı Müzisyen Hakely Nakao Chavez Öztürk ile gerçekleştirdiğimiz röportajı Küba dostlarının ilgisine sunuyoruz.

Avrupa’da yaşayan Kübalılar Ekim ayında bir webinar düzenlediler. Neler konuşuldu? Avrupa’da yaşayan Kübalıların ortak gündemleri neler? Bize bilgi verir misin?

Almanya’da Yaşayan Kübalılar Derneği Avrupa’da yaşayan Kübalılara sanal bir toplantıya katılma çağrısı yaptı. Gerçek zamanlı buluşma ve tartışmalara imkân veren dijital platformlar kullanılmaya başlandığından beri ilk kez bu tür dijital bir toplantı yapılmış oldu; ada diyasporası için önemli konular konuşuldu. Bu tip toplantıların ilki 2005 yılında Fransa’nın Paris kentinde yapılmıştı ve o tarihten beri Avrupa’nın farklı şehirlerinde yıllık olarak yapılıyordu. İlgili dernekler ve Kübalı topluluklar büyük çaplı toplantılar organize ettiler ve bu toplantılarda her defasında yurtdışında ikamet eden Kübalıların vatan dışında yaşıyor olsalar da Devrim’e destekleri, Birleşik Devletlerin Küba’yı boyun eğdirmek üzere ona karşı yürüttüğü ekonomik, siyasi ve sosyal önlemlere karşı aktif çalışmaları ve insanlık ile dayanışma kampanyalarına destekleri ifade edilmiş oldu.

Bu yıl COVID-19 pandemisi herkes için örgütlü çalışma gündemlerini devam ettirme önünde engel teşkil etti. Nisan ayında Havana’da kutlanacak olan ve yeryüzünün her köşesinden Kübalının buluşmak üzere randevulaştığı dördüncü ULUS VE GÖÇ toplantısının iptal edilmesi gerekti. Uzayan alarm döneminde az evvel sözünü ettiğim ve her yıl yapılan bölgesel toplantıyı da iptal etmemek için alternatif arayışına gidildi. İki oturum halinde yapılan bu sanal toplantının yankıları, düzenleyicilerinin söylediğine göre, çok iyi oldu. İlk oturum 10 Ekim 2020 tarihinde yapıldı ve bu ilk oturumda siyasi ve kültürel içerikli bir akşam buluşması gerçekleştirildi. 10 Ekim 1868 Küba’nın İspanyollara karşı Bağımsızlık Savaşlarının başlangıcı olduğu için bu tarihsel olaya bir selam yollanmış oldu. Zaten bu tarih her yıl kutlanan Küba Kültür günlerinin başlangıcı da sayılıyor; kutlamaların son günü ise 20 Ekim’dir. Küba Kültür Günü olarak kabul edilen bu tarih ise günümüzde Küba’nın ulusal marşı olan Bayamesa Marşı’nın yaratıldığı günle çakışır; marş ilk defa 20 Ekim 1868’de şair Perucho Figueredo tarafından seslendirilmiştir. İkinci oturum 24 Ekim’deydi ve düzenleyicilerine göre forumun beklentilerini aştı; foruma katılanlar Devrim’e desteklerini, saldırılar karşısında adaya koşulsuz desteklerini teyit ettiler ve 2021 Nobel Barış Ödülü’nün Henry Reeve tıp tugayına verilmesi talebine arka çıktılar.

Türkiye’de yaşayan Kübalılar da Raices adlı bir dernek bünyesinde örgütlenmeye gitmişlerdi. Nasıl gidiyor çalışmalar?

“Raíces” 28 Ocak 2017’de kuruldu; yani kuruluşunun 3. yılını kutladık bile. Türkiye’de yaşayan Kübalıların aileleri içerisinde, iki ulusal kimliği birden taşıyan çocuklarımızda, köklerimiz ve geleneklerimizle ilgili değerleri, bilinci, bizi birleştiren duyguları yerleştirmeye çabalıyoruz. Türkiye’deki dayanışma örgütleriyle ilişkimizi daha sıkı hale getirdik; bu yolla her iki kültür daha iyi anlaşılıyor. 1 Şubat’ta İstanbul’da yaşayan Kübalıların yıllık toplantısı gerçekleşti ve bu toplantıda 2020 yılı için farklı faaliyetler planlandı. Ne yazık ki pandeminin bizi içinde yaşamaya mecbur ettiği koşullarda bu faaliyetlerin ertelenmesi veya iptal edilmesi gerekti. Karantina sürecinde ve hala tüm faaliyetlerin yeniden başlamadığı şu günlerde dijital platformlar üzerinden kanallar açtık ve bu kanallardan Küba içindeki ve dışındaki yoldaşlarla, tanıdıklarla dayanışma mesajlarımızı paylaştık, bağlarımızı kuvvetlendirdik, tartışmalarımızı sürdürdük. Başka kanallarla işbirliklerimiz oldu; mesela Bizim Ada, Kent Konseyi Odun Pazarı, José Martí Küba Dostluk Derneği ile… Anneler Günü kutlamasını gerçekleştirdik. Nobel Barış Ödülü’nün gerçek birer canlı kahraman olan Kübalı sağlıkçılara verilmesi için yürütülen kampanyaya desteğimizi sunduk. Şubat ayı başından 13 Mart’a kadar José Martí Küba Dostluk Derneği’nin Ankara’daki merkezinde Küba Müzikleri Atölyesi’ni geliştirme şansımız oldu. Bu atölyeden çok hoş sonuçlar elde ettik; katılımcılar adamız hakkında onun müzikal evrimi, dansları ve ritimleri üzerinden daha derin bir kavrayışa sahip oldular.

Trump yönetimi Küba karşıtı ablukayı daha da sıkılaştırdı. Bu durum salgınla birleştiğinde Küba için ağır sonuçlar doğurdu. İşler Küba’da nasıl gidiyor?

Ben siyasi konularda uzman değilim, bazı şeylerin neden olduğunu da çok iyi anlamıyorum. Ama benim bakış açıma göre tüm Amerikan yönetimleri Küba’yı kontrol etme amacıyla ona karşı saldırgan ve çok fazla şiddet yüklü araçlar kullandı. Barack Obama döneminde olumlu bir biçimde yeniden tesis edilir gibi görünen ilişkiler Donald Trump ile kötüleşti. Yatırımcıları, Küba ile işbirliği yapan ve onunla dost ülkeleri bu denli zor zamanlarda EKONOMİK VE FİNANSAL OLARAK KÜBA’YA DESTEK OLMAMAK konusunda zorlamak, buradaki fırsatçılık, olsa olsa, Beyaz Saray’ın bize dünya karşısında boyun eğdirme çabasındaki tutucu inadını gösterir. Banka transferlerinde yüksek vergiler, sosyal medya hesaplarının askıya alınması ve Küba halkının refahını, ekonomisini ve gelişmesini tehlikeye sokan başka mekanizmaları içeren oldukça vahşi önlemlerle Küba’yı tahakküm altına almaya çalışıyorlar.

Türkiye’de de devam eden bir uluslararası kampanya var. Nobel Barış Ödülü’nün bu yıl salgında herkese uluslararası dayanışma dersi veren Kübalı sağlıkçılara verilmesi için binlerce kişi imzacı oldu. Kampanya için senin mesajın nedir?  

Küba hem barış zamanlarında hem de kriz zamanlarında insanlığa desteğini sunacak dayanışmacı ve açık bir adadır. Bunu pek çok örnekte sergiledik; bu defa da farklı olmadı. Bizler çok cesur ve sahip olduğu az şeyi paylaşmaya, tüm zorluklara rağmen hayatlar kurtarmaya hazır insanların evlatlarıyız, çünkü biliyoruz ki insanlık için dünyadaki en önemli şey bir insanın yaşamıdır. Doktorlarımızla her zaman gurur duyduk ve COVID-19 istisnai bir örnek olmadı. Teknolojinin ve robotik gelişmelerin beklenmeyen seviyelere ulaştığı şu zamanda, virüsün agresif ve ölümcül yayılışı karşısında, tıp tugayı, onun yardımına en fazla ihtiyaç duyan ülkelere yardım ulaştırdı, desteğini sundu. Bunu yaparken kendi yaşamlarının maruz kaldığı koşullara, Küba gibi ülkeler için pek de elverişli olmayan jeopolitik koşullara aldırmadılar. Her türlü saldırı ve boyun eğdirme mekanizmasının, Cumhuriyetimizin egemenlik haklarının ihlalini amaçlayan önlemlerin kötüleştirildiği şu dönemde, Küba dünyada yaşamı sürdürmek için yapması gerekeni yapmaksızın oturup dünyanın kendisini yok etmesini izlemiyor. Dünyanın tepkisi Küba’dan yana oldu. Biz Kübalılar Martí’nin ve Fidel’in vatanının, Ché’yi, Máximo Gómez’i ve bize bir başkasının acısını kendi acısı gibi hissetmenin, DÜNYA DAYANIŞMASI bayrağı altında acı çeken o kimseleri kurtarmanın gerçek değerini öğreten diğerlerini kabul etmiş bu vatanın evlatları olmaktan gurur duyuyoruz.

Teşekkür ederiz.

İlgili Yazı: http://www.kubadostluk.org/turkiyedeki-kubalilar-koklerimizden-ve-birbirimizden-guc-almak-icin-dernek-kuruyoruz/