Küba, kriz karşısında atacağı ekonomik adımları açıkladı

Küresel virüs salgını döneminde 30’dan fazla ülkeye yolladığı sağlık ekipleri ve yardımlarıyla büyük sempati kazanan Küba, aynı zamanda, salgının küresel ekonomiye vurduğu darbeden en kötü etkilenen ülkeler arasında.

Küba Devlet Başkanı Miguel Díaz-Canel Bermúdez, geçtiğimiz Perşembe günü Bakanlar Kurulu’na yaptığı konuşmada, ekonomideki duruma dair ayrıntılı açıklamalarda bulundu. Díaz-Canel, ekonomiyi güçlendirme stratejisini, “bu, bir ideali savunan bir plan, mükemmellik anlamında değil, ulaşmak istediğimiz hedeflerin toplamı anlamında” şeklinde özetledi.

Küba liderine göre önerilen paketin hedefi ABD ablukasını yenmek, neoliberalizm ve pandeminin körüklediği küresel krizle başa çıkmak, gelişimi desteklemek üzere bilim ve inovasyondan yararlanmak, sosyal adaletle birlikte refaha yönelik bilinen tek yol olan sosyalist ideali güçlendirmek ve Küba Komünist Partisi kongresinde kabul edilen ve “Ekonomik ve Toplumsal Politik Yönelimler” belgesindeki yönelimi gerçekleştirmek. Bu son belge, 2011 yılında geniş halk katılımıyla tartışılıp karara bağlanan ve Küba ekonomisinin hangi yöntem ve araçlarla ilerleyeceğini açıklayan temel belge.

Díaz-Canel, yeni stratejinin derhal hayata geçirileceğini belirtti. Covid-19’un küresel ölçekte ağır bir krize doğru yol aldığını öne süren Díaz-Canel, bu arada Küba’ya yönelik ABD’nin tek taraflı uyguladığı ablukanın giderek ağırlaştığına dikkat çekti: Arka arkaya gelen mali yaptırım kararları, banka hesaplarının dondurulması, Küba devlet görevlilerini itibarsızlaştırma çabaları, Küba’da yaşayanlara para gönderme olanaklarını kısıtlamaya yönelik girişimler, Küba’da iş yapan şirketlere yönelik yaptırımlar… “Savaş alanında yerimizi almak zorundayız”, Díaz-Canel’in bu tablo karşısındaki değerlendirmesi.

“Evlilik eşitliği, ırkçılık, kadına karşı şiddet… Düşman tetikte”

Küba lideri, evlilik eşitliği, ırkçılık, kadına karşı şiddet, hayvanların korunması gibi, yalnızca sosyalist devrimin ciddi olarak çözmeye çalıştığı mücadele başlıklarında ulusal birliği zedelemeye yönelik arayışların azalmadığının altını çizdi.

Díaz-Canel’e göre, Küba ne kadar çok sayıda yeni cephe açarsa ve Küba kurumlarının kapasitesi ne kadar azalırsa, Küba düşmanlarının sonuç alma ihtimali de o kadar artıyor. Bu yüzden, Küba Devlet Başkanı’na göre, “titiz bir iletişim stratejisi, gerçekliğimize ve halkımızın özgünlüğüne daha uygun araçlar üretmeliyiz.” Díaz-Canel, bu “yeni araçların” en önemlisinin ne olduğu konusunda çok temel bir öneriye sahip: “İş yapmak, ve iyi yapmak.”

“Potansiyelimizi iyi kullanacağız, ideolojik süreçleri bürokratikleştirmeyeceğiz, daha proaktif ve olası medya manipülasyonlarına karşı uyanık olacağız.”

İthalatı artırmak, döviz girdisini artırmak, ulusal ekonomiyi güçlendirmek

Küba, koronavirüs salgınıyla etkin bir şekilde mücadele etti ve salgını tüm süreç boyunca kontrol altında tutmayı başardı. Bunun önemli adımlarından biri, adayı dış dünyaya kapatmak oldu. Tüm dünyadaki tedarik zincirlerinde yaşanan aksama Küba’nın yurtdışından aldığı birçok kalemi de olumsuz etkilerken, ülkenin en önemli gelir kalemlerinden olan turizmin durması, ada ekonomisini zor duruma soktu.

Henüz Küba’da gündelik hayatta insanların asgari yaşam koşullarını ortadan kaldıracak kadar vahim bir durum yok, ancak birçok temel malda dönemsel kıtlıklar görülmeye başlandı. Kimi zaman market raflarında bir süre tavuk veya yumurta bulmak zorlaşıyor, kimi zaman Küba, tasarruf amaçlı olarak kısa süreli elektrik kesintileri yoluna gidiyor. Salgın döneminde alınan, ulaşım araçlarının kullanımını azaltma adımı da halen yürürlükte.

Díaz-Canel, konuşmasında, Küba düşmanlarının ümitsizlik ve cesaretsizlik yaymak için kendileri hakkında “ekonomik apartheid” ifadesini kullandıklarına işaret ederek, “Eldeki her şeyin herkese eşit dağıtılmasını önemseyen bir ülkede mümkün mü apartheid?” yanıtı verdi.

Küba lideri, öncelikli hedefin, kimi ürünlerin raf ve vitrinlerde her zaman bulunmasını sağlamak olduğunu belirtti: gıda ürünleri, temizlik malzemeleri, bebek bakım ürünleri, süt tozu. Ayrıca mobilya, ayakkabı ve giysi gibi kimi kalemlerde, bu ürünlerin ithalatında daha fazla aktörle bağ kurulacak.

Ancak ithalat döviz gerektiriyor ve turizmin sekteye uğraması en fazla ülkeye döviz girişini olumsuz etkiledi. Buna dikkat çeken Díaz-Canel, ülke içinde dövizle yapılan satışları artıracaklarını, bu yoldan elde edilecek kaynağın bir kısmının ulusal sanayiyi geliştirmek, bir kısmının da tedarik zincirinin aksamamasını sağlamak için kullanılacağını belirtti.

Küba’da geçen yılın sonlarından bu yana doğrudan dışarıdan alınan bilgisayar, telefon, akıllı televizyon, üst segment çamaşır ve bulaşık makineleri gibi kimi ürünler, belirli mağazalarda doğrudan dolar, avro gibi dövizle satın alınabiliyor. Kübalılar devlet bankasında açtıkları hesaba döviz koyuyor ve banka kartıyla bu mağazalardan alışveriş yapıyor.

“Kıtlık var mı? Evet, çünkü satın alımlarımızı engelliyorlar”

Küba Devlet Başkanı, konuşmasında, kimi ürünlerde kıtlık yaşandığını dile getirerek, “Peki ama niye?” diye sordu: “Başka sebeplerin yanında, abluka yüzünden, çünkü her istediğimiz ithal edemiyoruz, kredilerimizi engelliyorlar, ülkeye yakıt girişini engelliyorlar.”

Fakat tek sorun bunlar değil. Díaz-Canel, başka kimi sorunlarla da yüzleşmek zorunda olduklarını belirtti: bir hizmet için sıraya girip sırasını satanlar, malı piyasadan alıp yeniden satarak kâr eden fırsatçı tüccarlar, yolsuzluk olayları ve döviz karaborsacıları. Küba liderine göre bu savaşta en büyük silahları “Devrimin gücü ve halkın katılımı”.

Hükümete düşen, Díaz-Canel’e göre, “meselelerle ilgilenmek, haklı dinlemek, art niyetle dürüst eleştirileri ayırt etmek, gereken her durumunda fikrimizi sunmak ve uygulamak, çünkü ancak bu şekilde halkın çoğunluğunun güvenini kazanabilir ve yaptığımızın her şeyin ülkeyi kurtarmak ve ileriye götürmek için olduğunu kanıtlayabiliriz.”

Díaz-Canel, Kübalıların daha az ithalat ve daha fazla ihracatla yaşamayı öğrenmeleri gerektiğini söyledi. Amaç, yerel üretimi artırmak. Aynı zamanda halkın bilgilenme kaynaklarını genişletmek için de adım atacaklarını belirtti.

Şu an Küba hükümetinin önüne koyduğu ilk başlık gıda üretimi. Bunun için tarımda, teşviklerde, kredilerde, ticarileştirme mekanizmalarında ve devlet şirketleriyle diğer yapılar arasındaki ilişkide dönüşüm gerekiyor.

Díaz-Canel, önlerindeki ödevlere dair konuşmasında şu başlıkları ekledi:

  • İç ticareti yeniden düzenlemek
  • Sosyalist devlet şirketlerini güçlendirmek
  • Dış yatırımın mali çerçevesini dönüştürmek
  • Ekonomideki döviz dağılım sistemini düzenlemek
  • Ekonominin talep ettiği mal ve hizmetlerde ulusal ekonominin esas tedarikçi olmasını sağlamak
  • İhracatı artırmak ve çeşitlendirmek
  • Devlet dışı sektörde çalışmayı mükemmelleştirmek ve genişletmek
  • Dolara uygulanan kesintiyi ortadan kaldırmak
  • Kaynakları ekonomik gelişime yönlendirmek
  • İhracatçılara mali teşvikleri artırmak
  • Kamu borçlanma piyasasını farklı aktörlerin katılımıyla yeniden tasarlamak
  • İkili para sistemine son vermek

Küba lideri, ülkelerinin bir kez daha “dünyanın içinde bulunduğu durum” ve “saldırgan bir emperyalist politika” tarafından tehdit edildiğini belirterek, “Bunu arzu etmiyoruz, ama korkmuyoruz. Kavgaya atılmak için bize ilham veren tarihimize güveniyoruz. Korkunç bir salgını kontrol altına alan ülkeler arasına girmemizi sağlayan bilim insanlarımızın ve sağlık emekçilerimizin yeteneklerine güveniyoruz” dedi.

https://sol.org.tr/haber/kuba-kriz-karsisinda-atacagi-ekonomik-adimlari-acikladi-9945